Mekke’yi Arabistan Yarımadası’nın diğer kentlerinden ayıran önemli özellikleri vardı. İbrahim Peygamber’in kurduğu Kutsal Mescidi (Kabe’yi) içerdiği için Mekke, din ve politikanın bir odak noktasıydı. İbrahim, Arapların ve Yahudilerin atası olarak yöre halkı tarafından saygı ile anılıyordu. Babil’in heykelperest yöneticilerine karşı gösterdiği kahramanlığı yüzünden İbrahim adeta efsaneleşmişti. Çevre kentlerde ve vadilerde boylar halinde yaşayan halk, hac ibadeti için ayrılan dört ay boyunca Mekke’ye akın ediyordu. Binlerce hacı adayının katıldığı panayırlar, pazarlar, şiir yarışmaları, güreş karşılaşmaları Mekke’ye dört ay süreyle alabildiğine hareketli bir sosyal ve ekonomik aktivite kazandırıyordu.
Ebu Cehil, Ebu Leheb, Ebu Süfyan, Velid bin Muğire gibi başkentin kodamanları, Mekke’nin bölgedeki politik ve ekonomik konumunu riske sokacak herhangi bir reform hareketine elbette tolerans gösteremezdi. İbrahim’in tek "tek ilahlı" dinini yüzyıllar sonra müşrik bir geleneğe dönüştüren atalarını sorgulamadan izlemeye ve o geleneği korumaya kararlıydılar. Geleneksel dinin ve statükonun muhafazası Mekke’nin müşrik teokratik yönetimi için hayati bir önem taşıyordu.
Şefaat inancını ve profesyonel din adamlarını reddeden, ezilmişlerin hakkını savunan, etnik ayırım gözetmeyen, tüm insanları eşit kabul eden, kadın haklarını savunan, monarşi veya oligarşi yerine kamuya danışılmasını ilke edinen, ataları körü körüne izlemeyi kınayan ve gelenekleri soruşturup irdeleyen bir öğreti kuşkusuz onların ekonomik ve politik çıkarlarını derinden sarsacaktı.
Sosyal, ekonomik ve politik yapı eleştiriliyor
Nitekim, Mekke’de ilan edilen ilk ayetler, yoksulları gözetmeyen, köleleri salmayan ve kadınları erkeklerle eşit görmeyen yönetimdeki inkarcı dinadamlarını sertçe eleştirir.
89:17 Hayır! Doğrusu siz öksüze cömert davranmıyorsunuz?
89:18 Yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
89:19 Mirası da hak gözetmeden yiyorsunuz.
89:20 Parayı/malı da çok fazla seviyorsunuz.
89:21 Doğrusu, yer çarpılıp paralandığı zaman,
89:22 Rabbin, dizi dizi meleklerle birlikte geldiği zaman,
89:23 Ki cehennem de o gün getirilmiştir. İşte o gün insan anlayacaktır. Artık anlamanın kendisine ne yararı var ki!
90:1 Bu kente dikkat et,*
90:2 Ki sen bu kentte oturmaktasın.
90:3 Doğurana ve doğurduğuna da.
90:4 İnsanı zorluklar arasında (direnmesi için) yarattık.
90:5 Kendisine güç yetiremeyeceğimizi mi sanıyor?
90:6 (Övünerek) “Çok para harcadım“ diyor.
90:7 Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?
90:8 Ona vermedik mi: İki göz,
90:9 Bir dil ve iki dudak?
90:10 Ona iki yolu göstermedik mi?
90:11 Ne var ki zor yola katlanamadı.
90:12 Zor yolun ne olduğunu bilir misin?
90:13 Boyunduruk altındakileri özgürlüklerine kavuşturmaktır;*
90:14 Kıtlık anında doyurmaktır:
90:15 Akraba bir öksüzü,
90:16 Yahut düşkün bir yoksulu…
90:17 Dahası, birbirlerine sabır ve sevgiyi öğütleyen gerçeği onaylayanlardan olmaktır.
90:18 Nitekim mutlular onlardır.
90:19 Ayet ve mucizelerimizi inkâr edenlerse talihsizlerdir.
90:20 Onlar ateşe kapatılacaklardır.
92:1 Bürüdüğü zaman geceye,
92:2 Ortaya çıktığı zaman gündüze,
92:3 Erkeği ve dişiyi yaratana dikkat edin,
92:4 İşleriniz çeşit çeşittir.
92:5 Kim verir ve erdemli davranır,
92:6 Ve iyiyi, güzeli doğrularsa,
92:7 Ona iyice kolaylaştırırız.
92:8 Fakat, kim cimrilik edip zenginlik taslar,
92:9 Ve iyiyi, güzeli yalanlarsa,
92:10 Onu da zora yöneltiriz.
92:11 Düştüğü vakit kurtaramaz parası/malı onu.
92:12 Doğruya biz iletiriz;
92:13 Sonu da ilki de biz kontrol ederiz.
92:14 Ben sizi alevli bir ateşe karşı uyardım.*
92:15 Oraya talihsiz olandan başkası girmez.
92:16 O ki yalanladı ve sırtını döndü.
92:17 Erdemli ise ondan uzak tutulacaktır.
92:18 O ki malını vererek temizlenir;
92:19 Hiç kimseden de buna karşılık bir iyilik beklemez.
92:20 Sadece En Yüce olan Rabbinin rızasını gözetir.
92:21 Kendisi de yakında mutlu olacaktır.
107:1 Dini yalanlayanı gördün mü?
107:2 İşte, öksüze kötü davranan odur.
107:3 Yoksulları doyurmaya da yanaşmaz.
107:4 Yazıklar olsun o namaz kılanlara,*
107:5 Onlar ki namazlarından tümüyle habersizdirler.
107:6 Onlar ki gösteriş yaparlar.
107:7 Ve yardımı da engellerler.
16:58 Onlardan birine dişi müjdelendiği zaman, büyük bir öfkeyle yüzü kapkara kesilir.
16:59 Kendisine müjdelenen ‘kötülükten’ utanarak halkından kendini gizlemeye çalışır. Şimdi onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün! Ne kötü yargıda bulunuyorlar.
Mekke, Ortaçağın sömürgeci iki süper gücü olan Bizans ve Fars imparatorluklarının çekişmesinden oluşan boşluktan yararlanarak bağımsız kalabilen Merkezi Arabistan’ın başkenti konumundaydı. Mekke’nin halkı Tanrısal bir kitabı talim etmiyordu. Sinagoglarda, kilise veya medreselerde din eğitimi görmüyorlardı. Tek kelimeyle ümmi idiler. Muhammed de bir ümmiydi. (Bu sözcüğün anlamı, Muhammed Peygamberin vefatından sonra yalan üretme yarışına giren hadisçiler tarafından “okuma-yazma bilmeyen” olarak kaydırıldı. Oysa Muhammed, okuma-yazma bilen bir ümmiydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder