Müslim sahih olan, yani kesin doğru olduğu kanaatine vardığı her hadisi kitabına almadığını söyler( Müslim, 1. cilt, sayfa 28 ) Müslim'in mantığına göre hadisler Dinin kaynağıdır, fakat kendisi her doğru bildiği hadisi kitabına almaz.yani bu mantığa göre dinimiz eksik olur. Müslim'in atladığı bir hadisi , başka birinin atlamadığının garantisi olmadığına göre , gelenekçi mantık kendi kendini eksik ilan eden bu izahı kaynaklarında taşımaktadır. hadisler Dinin kaynağıdır diyen Buhari 600 bin hadis bilip 7 bin kadarını ( tekrarlarıyla birlikte 9082 hadis) yani % 1' ini kitabında yazmıştır. geriye kalan % 99' u ise bunlara ihtiyacımız olmadığına veya bunların güvenilir olmadıklarına kanaat getirip kitabına almamıştır. eğer hadisler Dinin kaynağı olsalardı biz tamamen Buhari' nin insafına ve seçme yeteneğine kalmış olacaktık.eğer hadisler Dinin gerekli asli kaynağı olsaydı, % 99' luk kesimde , gerekli olan hadisin olmaması imkansız olduğuna göre , hadisleri Dinin asli kaynağı kabul eden zihniyete bakarsak Dinimiz geri dönülemeyecek ve düzeltilemeyecek şekilde eksik olurdu. Buhari öldüğüne ve bize ulaştırmadığı , yazmadığı % 99'luk kesimi bildiği iddiasında bulunan kimse olmadığına göre biz eksik bir Dinin bağlıları olmuş olurduk. Buhari'nin 600 bin hadis bildiği iddiasını ele alalım.Buhari'nin hayatında hiçbir iş yapmadığını , hiç uyumadığını ve her hadisin doğruluğunu, nakil zincirinin sağlamlığını anlamak için her hadise 2 saat ayırdığını düşünelim.sırf bu süre 130 yıldan fazladır.oysa bazen bir hadisin sağlamlığını anlamak için günlerce seyahat edildiği iddiasını düşünürsek, Buhari' nin bildiği tüm hadislerin doğruluğunu test etmesi binlerce yıla bile sığmazdı. kısacası Buhari'nin ve diğer hadisçilerin bildikleri tüm hadislerin sağlamlığını test edip, içinden en sağlamlarını seçtikleri iddiası akıl dışıdır.
Kur'an başı sonu belli bir kaynaktır.oysa hadiste insanlar : '' Bir tane duydum '' , '' bir tane de şu var '' diyerek hadisleri çoğaltmışlardır.hadislerin içine çok uydurma girmesinin en büyük sebeplerinden biri hadislerin başı ve sonu belirsiz bir kaynak oluşudur.farkında olarak veya olmayarak bizi eksik, belirsiz ve çelişkili bir Dine mensubmuşuz gibi gösterenlerin, Peygambere fatura ederek Kur'an'ın önüne koyduğu uydurma hadisleri atalım ki, Kur'an'ın aydınlık mesajı ortaya çıksın ve çelişkisiz, tastamam Dinimizin biricik asli kaynağı olarak bizi aydınlatsın.
Peygamberimizin ( Elçinin ) hadis yazımını yasaklama şeklindeki tavrı , Peygamberimizin vefatından sonra dört halife döneminde de devam etti.yani dört halife , doğruluğunu kendilerinin bildikleri bir çok Peygamber sözünün yazımına vefatından hemen sonra bu sözler henüz zihinlerde tazeyken izin vermediler.izin verildiğini iddia eden olursa '' hani, bu dönemde yazılı olan kitab nerede ?
Peygamberin etrafındaki '' Müslümanım '' diyenlerin bir çoğu Kur'an'da eleştirilir. Münafıkların , Müslümanların arasına girdiği de Kur'an'da belirtilir. 9 / Tövbe Suresi 101.Ayette Peygamberin dönemindeki ikiyüzlülerin hepsini Peygamberin bile bilmediği söylenir. Peki Peygamberin bile bilmediği ikiyüzlüleri ( Münafıkları) Muhaddisler nasıl bilmişlerdir? hadis nakil ettikleri kişilerin bu bahsedilen Münafıklardan biri olmadığını nasıl iddia edeceklerdir ? Yoksa Kur'an'da , Peygamberin hayattayken bilemediği söylenilen kişileri , bu kişiler öldükten 100 - 200 yıl sonra mı bilebiliyorlar ? Peygamberin vefatından sonra sahabenin bir kısmının diğerleriyle savaşı, birbirlerini kafirlikle ithamları da her sahabe olduğunu söyleyene güvenilemeyeceğini gösterir. oysa sahabeyi tartışmasız doğru kabul eden zihniyet, sahabeyle aralarındaki zincirlerde bir çok yanlış değerlendirme yaptıkları gibi , sahabeyi toptan doğru kabul etmekle yine hata yapmışlardır.
Buhari başta olmak üzere birçok hadisçi, hadisin manasının muhafaza edilmesinin yeterli olduğunu, asıl metinin ezberlenmesinin şart olmadığını kabul etmişlerdir. bu ise hadislerin içine birçok kimsenin kendi görüşünü sokması, tam anlayamadığı halde anlayamadığını anlamayanların, hadis metnini bozup MANAYI DA BOZMALARI gibi sonuçlar doğurmuştur.
RESULLERİMİZ DİYOR Kİ;
Hz. NUH
Şuara 108. "Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin."
Müminun 23. Yemin olsun, Nûh'u toplumuna resul olarak gönderdik de o şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk/ibadet edin! O'ndan başka tanrınız yok sizin. Hâlâ sakınmayacak mısınız?"
Hud 26-25. Andolsun biz, Nûh'u da toplumuna resul olarak göndermiştik. "Ben sizin için açık bir uyarıcıyım." "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Korkunç bir gününün azabına uğramanızdan korkuyorum." Demişti.
HZ HUD
Hud 52. "Ey toplumum! Rabbinizden af dileyin, sonra O'na yönelin ki üzerinize göğü bol bol göndersin, kuvvetinize kuvvet katsın. Günahkârlar olup da Allah'tan yüz çevirmeyin."
Ahkaf 21. Âd kavminin kardeşini de an! O, kendinden önce ve sonra uyarıcıların gelip geçtiği Ahkaf'ta, toplumunu şöyle uyarmıştı: "Allah'tan başkasına kulluk/ibadet etmeyin! Gerçek şu ki, ben sizin büyük bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum."
HZ. SALİH
Neml 45. Yemin olsun, Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i, şunu tebliğ etmek üzere gönderdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin." Bir de ne görelim, onlar birbiriyle boğuşan iki fırka oluvermişler.
Şuara 144. "Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin."
Hud 61. Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artık O'ndan af dileyin, O'na dönün. Rabbim Karîb'dir, bize çok yakındır; Mucîb'dir, bize cevap verir."
HZ. İBRAHİM
Ankebut 16-17. İbrahim'i de gönderdik. Toplumuna şöyle demişti: "Allah'a kulluk/ibadet edin, O'ndan sakının. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Allah'ın berisinden; bir takım putlara tapıyorsunuz, yalan/iftira üretiyorsunuz. Sizin Allah dışında kulluk/kölelik ettikleriniz size hiçbir rızık veremezler. Rızkı Allah katında arayın; O'na kulluk edin, O'na şükredin. O'na döndürüleceksiniz."
Ankebut 25. İbrahim dedi: "Şu bir gerçek ki, siz dünya hayatında aranızda sevgi oluşturmak için Allah'ın berisinden putlar edindiniz. Sonra, kıyamet gününde birbirinizi tanımaz olacaksınız, bazınız bazınıza lanet edecek. Hepinizin varacağı yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır."
Enam 80-82 Toplumu ona karşı çıkıp kanıt getirmeye kalkıştı. O dedi ki: "Allah hakkında benimle çekişiyor musunuz? Beni doğru yola O iletti. O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Rabbimin dilediği dışında hiçbir şey olmaz. Rabbim bilgice herşeyi çepeçevre kuşatmıştır. Hâlâ öğüt almayacak mısınız? Hem siz, hakkında size hiçbir kanıt indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştuğunuz halde korkmuyorsunuz da ben, ortak tuttuğunuz şeylerden nasıl korkarım!" Şimdi, eğer biliyorsanız, iki gruptan hangisi güvende olmaya/güvenilmeye daha layıktır? İman edip de imanlarını herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya, güvende olma/güvenilir olma işte onların hakkıdır; doğruyu ve güzeli yakalayanlar da onlardır.
Şuara 77-89 "Şüphesiz onlar benim düşmanım. Ama âlemlerin Rabbi dostum. O yarattı beni, O yol gösteriyor bana. O'dur beni doyuran, suvaran.Hastalandığında O'dur bana şifa ulaştıran. Beni öldürecek, sonra diriltecek O'dur. Din gününde hatalarımı affetmesini umup durduğum da O'dur. Rabbim, bana hükmetme gücü/hikmet bağışla, beni hak ve barış seven iyiler arasına kat! Sonradan gelecekler arasında benimle ilgili doğru/isabetli bir dil oluştur. Beni, nimetlerle dolu cennetin mirasçılarından kıl. Babamı da affet. Çünkü o, sapmışlardandır. Herkesin diriltileceği gün beni utandırma. Bir gündür ki o, ne mal fayda verir ne oğullar. Yalnız temiz bir kalple Allah'a varan kurtulur.”
HZ. LOKMAN
Lokman 13. Hani, Lukman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Oğulcuğum, Allah'a ortak koşma! Çünkü Allah'a ortak koşmak, gerçekten büyük bir zulümdür."
Lokman 16. "Oğulcuğum, şu bir gerçek ki, yaptığın, bir hardal dânesi ağırlığında olsa, bir kayanın bağrına veya göklere, yahut yerin bağrına konsa, Allah onu yine de ortaya getirir. Çünkü Allah Latif'tir, lütfu sınırsızdır; Habîr'dir, herşeyten haberdardır."
Lokman 17. "Yavrucuğum; namazı kıl, iyilik ve güzelliği belirlenene özendir, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındır, başına gelene sabret. Çünkü bunu yapabilmek, zorlu/önemli işlerdendir."
Lokman 18. "Kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme, yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah, kurula-kurula kendini övenlerin hiçbirini sevmez."
Lokman 19. "Yürüyüşünde doğal ol, sesini alçalt. Şu bir gerçek ki, seslerin en çirkini eşeklerin sesidir."
HZ. İSA
Ali İmran 50. “Tevrat’tan önümde bulunanı doğrulayıcıyım.Size haram kılınmış olanın bir kısmını size helal yapacağım.Rabbinizden bir mucize getirdim size.Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.”
Ali İmran 51. “Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir; o halde, O’na kulluk edin.İşte bu, dosdoğru bir yoldur.”
Ali İmran 52. İsa onlardan inkarı sezince şöyle konuştu: “Allah’a gidişte benim yardımcılarım kim?” Havariler dediler ki: “Biz Allah’ın yardımcılarıyız.Allah’a iman ettik biz.Tanık ol, biz müslümanlarız.”
HZ. MUHAMMED
Yusuf 108. De ki: "İşte benim yolum budur. Ben, Allah'a basîret üzere çağırırım/dua ederim. Beni izleyenler de... Şanı yücedir Allah'ın! Ben müşriklerden değilim."
Cin 20-23. De ki: "Ben ancak Rabbime yakarırım/çağırırım. Ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam." De ki: "Ben size zarar verme gücüne de ışık ve aydınlık verme gücüne de sahip değilim." De ki: "Allah'tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O'nun dışında bir sığınak da asla bulamam."
Zümer 11-15. De ki: "Bana, dini yalnız Allah'a özgüleyerek, O'na ibadet/kulluk etmem emredildi. Ve bana, müslümanların ilki olmam emredildi. Eğer Rabbime isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım. Ben, dinimi yalnız kendisine özgüleyerek, Allah'a ibadet ediyorum. Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin. De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur."
Kasas 71-72. De ki: "Gördünüz mü söyleyin; Allah, kıyamet gününe kadar geceyi sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah'ın dışında size aydınlık verecek ilah kimdir? Yine de dinlemeyecek misiniz?" De ki: "Gördünüz mü söyleyin, Allah kıyamet gününe kadar gündüzü sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa Allah'ın dışında size içinde dinleneceğiniz geceyi getirecek ilah kimdir? Yine de görmeyecek misiniz?
Rad 16. De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kim?" De ki: "Allah." De ki: "O'nun yanında başka evliya mı/destekçiler mi edindiniz? Bunlar kendilerine bile yarar sağlayıp zarar verme gücünde değiller." De ki: "Körle gören yahut karanlıklarla ışık bir olur mu? Yoksa Allah'a, tıpkı O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratış/yaratılanlar kendileri için benzeşir hale mi geldi?" De ki: "Allah'tır her şeyi yaratan, O'dur Vâhid ve Kahhâr olan."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder