20 Nisan 2013 Cumartesi

Mekkeli müşrik din adamlarının uykusu kaçıyor


Muhammed, kendisine Allah’dan mesaj geldiğini ilan edince Mekke’nin mollagarşisi önce onu ciddiye almadı. Fakat aradan geçen birkaç yıl içinde bu mesajın büyük bir yayılma potansiyeline sahip olduğunu fark ettiklerinde alay ve küçümsemeyle başlayan, sürgün, işkence ve ölüm tehditlerine kadar varan bir tepki zinciri gösterdiler. Daha önceki birçok peygambere söylenmiş sözler Muhammed için de bu kez Arapça olarak tekrarlandı. Muhammed’in konumu ile Salih’in konumu farklı değildi.

11:62 Dediler ki: “Ey Salih, sen bundan önce, aramızda popüler bir umut kaynağıydın. Atalarımızın hizmet etmiş olduklarından sen şimdi bizi men mi ediyorsun? Biz, senin bizi çağırdığın şeylerden kuşku içindeyiz.”

Muhammed’in mesajı “Tevhid” yani “Tek İlah” inancı etrafında odaklanıyordu. Mekke halkının, atalarını körü körüne izleyerek oluşturduğu geleneksel hurafelerle, sayısız haramlar, anlamsız dini kurallar ve şefaat inancıyla İbrahim’in dini olan İslam’dan saptığı gerçeğini dile getiriyordu.

6:161 De ki: “Rabbim beni dosdoğru olan yola iletmiş bulunuyor: tek tanrılı olan İbrahim’in mükemmel dinine… O, ortak koşanlardan olmadı.”

Müşrikler, genelde, müşrik olduklarını kabul etmezler. Nitekim, binlerce tanrıya tapan bir Hindu’yu sorgularsanız kendisinin tek Tanrıcı olduğunu ileri sürer. Üçlemeci bir Hıristiyan da kendisinin İbrahim’in yolunda tek Tanrıcı biri olduğunu sanır ve şirki şiddetle kınar. Aynı şekilde, geçmiş atalarını yücelterek şefaatlerini uman Mekke’nin dindarları da “müşrik” olduklarını kabul etmediler. Hatta, Kuran onların hesap gününde bile bu iddialarını tekrarlayacaklarını bildirir .

6:23 Onların tek savunması şu olacak: “Rabbimiz Allah tanık olsun ki biz ortak koşmadık.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder