570 yılında başkent Mekke’de doğan Muhammed, 40 yaşına varınca, Arap Yarımadası’nda yaşayan halkı şoke eden bir iddiada bulundu. 610 yılının bir Ramazan gecesi, Cebrail adında bir meleğin kendisine Allah’dan mesaj getirdiğini ileri sürdü. Önce gizli gizli başlayan ve daha sonra sürülme ve öldürülme riskine rağmen ilan edilen bu iddia, dünya tarihini derin biçimde etkileyecek önemli bir reformu ve devrimi başlatıyordu.
Muhammed sıradan bir yurttaş değildi; teokratik ve etnik özelliklere sahip olan Mekke site oligarşisinin saygınlığını kazanmış başarılı bir uluslararası tüccardı. Akrabaları yönetimin sözü dinlenir büyüklerindendi. Nitekim Muhammed, onların sosyal, politik ve dinsel faaliyetlerinde aktif rol alıyordu.
Yörede yaşayan Araplar, İbrahim’in dinini izlediklerini iddia ediyor ve Kabe’ye sahip çıkıyordu. Heykel biçiminde putları olmasa da, Lat, Menat, Uzza gibi geçmiş “evliya” ve meleklerin şefaatine inandıkları için Kuran ayetleri tarafından müşrik olarak suçlandılar (53:19-26; 39:43-45). Ne var ki inkarcı Araplar hiçbir vakit bu suçlamayı kabul etmediler (6:23; 16:35). Kendilerinin muvahhid, yani Tek Tanrıcı olduklarını sanıyorlardı. şefaatlerini umdukları evliyaların İlahları olduğunu iddia etmiyor, onları ALLAH ile kendileri arasında bir aracı olarak biliyorlardı.
39:3 Kesinlikle, din sadece ALLAH’a aittir. O’nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, “Onlar bizi ALLAH’a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara hizmet ediyoruz“ (derler). Ayrılığa düştükleri bu konuda onların arasında ALLAH karar verecektir. ALLAH kuşkusuz, yalancıları ve nankörleri doğru yola iletmez.
Kuran’ın verdiği bilgiye göre Mekke müşrikleri İbrahim’den itibaren başlayan ibadetleri biçimsel ve geleneksel olarak yerine getiriyorlardı. Namaz kılıyor, oruç tutuyor, Kutsal Mescid’i haccediyorlardı. Mekke müşrikleri ile İslam dinini bir limited veya anonim şirketi dinine çeviren günümüz müşrikleri arasında pek bir fark yoktur. Peygamberin, evliyaların kendilerine şefaat edeceklerine inananlar, onları Tanrı’ya eş koşmaktadırlar; itiraf etmeseler bile (6:23). Ayrıca bak, 2:48.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder